Yeni Gelişme
Anayasa Mahkemesi’nin bir eğitimci olan başvurucunun (“Başvurucu“) ifade özgürlüğüne yönelik yapılan müdahaleler hakkında verdiği 2017/5809 sayılı kararı, 25 Mart 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. Mahkeme, başvurucunun bir röportajda geçen ifadeleri nedeniyle cezalandırılmasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine karar verdi. Karara buradan ulaşabilirsiniz.
İhlal Konusu Başvuru
Bir eğitimci olan Başvurucu, temel eğitimden orta eğitime geçiş (TEOG) sınavı hakkında bir gazeteye verdiği röportajda, sınavı hazırlayan Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilgili genel müdürlüğü çalışanlarının yetkinliğine yönelik eleştirilerde bulunmuş, sınavdaki hatalı sorulara ve usulsüzlük iddialarına dikkat çekerek Bakanlık bünyesinde bir paralel çete yapılanması olabileceğini ifade etmiştir. Bakanlık, başvuru konusu haber nedeniyle suç duyurusunda bulunmuş ve ilgili asliye ceza mahkemesi, Başvurucu’nun hakaret suçundan hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Başvurucu, verilen cezanın Anayasa tarafından güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüğünü ihlale ettiğini ileri sürmüştür.
Karar Ne Diyor?
Anayasa Mahkemesi, Anayasa tarafından güvence altına alınan hak ve özgürlüklere getirilecek sınırlamaların Anayasa’da öngörülen haklı sebeplere dayanması, demokratik toplumun gereklerine ve ölçülülük ilkesine uygun olması gerektiğini belirtmiştir. Bu kapsamda ifade özgürlüğüne yapılacak müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı olması gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi ayrıca, itibarının korunması amacıyla ifade özgürlüğüne yapılan müdahalelerde; hedef alınan kişinin kim olduğu, haberde kullanılan ifadelerin türü, içeriği, şekli ve sonuçları, kamuyu bilgilendirme değeri, yayında yer alan ifadelerin olgusal bir temele dayanıp dayanmadığı ve yayının ilgili kişinin itibarı üzerindeki ağırlığı ile yapılan müdahalenin orantılılığı gibi çeşitli dengeleme kriterleri üzerinden uygun bir değerlendirme yapılması gerektiğini ifade etmiştir.
Anayasa Mahkemesi, ilk derece mahkemesinin Başvurucu’nun kullandığı ifadeleri, haberin bütününden kopardığını ve bu ifadelerin arka planı olup olmadığını gözetmediğini belirtilmiştir. Mahkeme, TEOG sınavının kamuoyunun büyük bir çoğunluğunu ilgilendirdiğini, TEOG sınavına yönelik eleştirilen uzun süre Türkiye gündeminde olduğunu, bir eğitimci olan Başvurucu’nun bu konuda eleştirilerini dile getirmesinin demokratik bir toplumda olağan olduğunu ifade etmiştir.
Mahkeme ayrıca, kamu görevlilerinin eylem ve işlemlerinin toplumsal önemine dikkat çekerek kamu görevlilerinin tasarrufları ile ilgili eleştirilere daha fazla tolerans gösterilmesi gerektiğinin altını çizmiştir. İlaveten, Başvurucu’nun söz konusu haber nedeniyle cezalandırılmasının bilgilendirme ve eleştiri ortamına zarar vereceği ve kişilerin düşüncelerini açıklamaları bakımından caydırıcı etki yaratacağını belirtmiştir.
Yukarıdakiler ışığında Anayasa Mahkemesi, Başvurucu’nın cezalandırılmasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamadığı ve ilgili mahkemenin bu hususta yeterli bir gerekçe ortaya koyamadığını belirterek Başvurucu’nun ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.
Sonuç
İfade özgürlüğüne yönelik müdahalelerde, kişi ve kurumların itibarı ile ifade özgürlüğü arasında denge kurulması ve bu durumun somut olayın koşulları ışığında değerlendirilmesi gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin bu başvuru özelinde verdiği kararlar göz önünde bulundurulduğunda kamu görevlilerine yönelik eleştirilerde ifade özgürlüğünün sınırlarının daha geniş olduğu söylenebilecektir.