Yeni Gelişme
1 Ocak 2019 tarihinden itibaren, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepli ticari davalarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı haline gelmiştir. Doktrinde, birden fazla talebin birlikte ileri sürüldüğü davalarda, her bir talebin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği ve zorunlu arabuluculuğa tabi olan talepler bakımından dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmasının dava şartı olduğu kabul edilmektedir. Ancak Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 17.2.2020 tarihli ve 2020/197 E., 2020/1578 K. sayılı kararında (“Karar“), bu genel kabulün aksine bir karar verdi. Yargıtay, birden fazla asli talebin bulunduğu davalarda, eğer talepler arasında hem dava şartı olarak zorunlu arabuluculuğa tabi olan talepler hem de olmayan talepler varsa, dava şartı olarak zorunlu arabuluculuğa tabi talepler bakımından arabulucuya başvurulmamış olsa bile esasa ilişkin inceleme yapılabileceğine karar verdi.
Genel Kabul Gören Görüş ve Karar’ın İçeriği
Ticari davalarda arabuluculuğun dava şartı olmasıyla birlikte, zorunlu arabuluculuğa tabi olan talepler ile zorunlu arabuluculuğa tabi olmayan taleplerin aynı davada ileri sürülmesi halinde, zorunlu arabuluculuk dava şartının nasıl değerlendirileceği gündeme gelmişti.
Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan Ticari Uyuşmazlıklarda Dava Şartı Arabuluculuk başlıklı kitapta, davaların yığılması durumunda her bir asli talebin bağımsız bir dava oluşturduğu ve bu nedenle dava şartı bakımından her bir asli talebin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği belirtilmektedir. Arabuluculuk Daire Başkanlığı’na göre, taleplerden birisinin bir miktar paranın ödenmesine ilişkin alacak ve tazminat talepli bir ticari dava niteliğinde olması durumunda, sadece bu talep bakımından arabuluculuk dava şartına ilişkin hükümler uygulanacak olup, zorunlu arabuluculuğa tabi olmayan diğer asli talepler bakımından bu hükümler uygulanmayacaktır. Aynı şekilde, Türkiye Barolar Birliği’nin Ticari Uyuşmazlıklarda Dava Şartı Olan Arabuluculukta Taraf Vekilliği El Kitabı’nda da aynı görüş benimsenmiştir. Uygulamada ilk derece mahkemelerinin genellikle bu görüşe uygun karar verdiği görülmektedir.
Karar’a konu uyuşmazlık, geçerli bir ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi, dava türü itibariyle dava açılmadan önce arabulucuya müracaat edilmesinin dava şartı olduğundan bahisle davanın usulden reddine karar vermiş, davacının istinaf başvurusu da bölge adliye mahkemesi tarafından aynı gerekçeyle esastan reddedilmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ise uygulamada benimsenen görüşün aksine, zorunlu arabuluculuğa tabi olmayan bir dava ile birlikte açılan ve zorunlu arabuluculuğa tabi olan tahsil davasının da arabuluculuk dava şartına tabi olmayacağı şeklinde karar vermiş ve istinaf mahkemesinin kararını bozmuştur.
Sonuç
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, davaların yığılması durumunda taleplerin tamamı zorunlu arabuluculuğa tabi olmadıkça, taleplerin tamamının arabuluculuğa başvurma şartı aranmaksızın mahkemece esastan incelenmesi gerektiğine hükmetmiştir.
Karar’ın uygulamayı nasıl etkileyeceği takip edilmeli, ancak Karar bağlayıcı nitelikte olmadığından, davaların yığılması durumunda zorunlu arabuluculuğa tabi talep bakımından dava şartı yerine getirilmemişse, bunun diğer asli talepler açısından da ret gerekçesi oluşturabileceğine dikkat edilmelidir.