Yeni Gelişme
Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin üçüncü paketi olan 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (“Kanun “), 28 Temmuz 2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlandı. Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında belirlenen amaç ve hedefler doğrultusunda düzenlemeler içeren bu Kanun ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (“HMK“) önemli değişiklikler yapıldı.
Getirilen Yenilikler
Kanun ile HMK’da yapılan en önemli değişiklikler şu şekilde sıralanabilir:
- Kişilerin korunmaya değer üstün menfaatleri olması durumunda hâkim yargılamanın gizli yapılmasına karar verilebilecek
HMK’nın “Aleniyet ilkesi” başlıklı 28. maddesinde yapılan değişiklikle, hukuk yargılamalarında hâkimin gizlilik kararı verebileceği durumların kapsamı genişletilmiştir. Eski düzenlemede hukuk yargılamalarının gizli yapılmasına ancak genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde karar verilebiliyordu. Bu yenilikle birlikte, hâkim, ilgili kişilerin korunmaya değer üstün menfaatlerinin gerekli kıldığı durumlarda da yargılamanın gizli yapılmasına karar verebilecektir.
- Belirsiz alacak davalarında alacağın miktarı veya değerinin kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, davacının talebini kesin olarak belirlemesi için iki haftalık süre verilecek
HMK’nın “Belirsiz alacak davası” başlıklı 107. maddesinde yapılan değişiklikle, belirsiz alacak davalarında alacağın miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda davacının talebini kesin olarak belirlemesi tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık süreye tabi tutulmuştur. Değişiklik öncesi, davacının talebini belirlemesi bir süreye tabi değildi. Buna göre, davacı, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek bu iki haftalık süre içinde talebini kesin olarak belirlemekle yükümlü olacak ve eğer bu sürede belirleyemezse, dava, dava dilekçesinde belirtilen miktar ve değer üzerinden görülmeye devam edip karara bağlanacaktır.
- Taraflar, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya savunmalarını genişletemeyecek
HMK’nın “İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi” başlıklı 141. maddesinde yapılan değişiklik öncesinde, tarafların iddia veya savunmaları ön inceleme aşamasında karşı tarafın açık rızası ile veya bir taraf ön inceleme duruşmasına mazeretsiz olarak katılmamış ise ilgili tarafın rızası aranmaksızın diğer tarafça genişletilebiliyordu. Değişiklik ile birlikte iddia veya savunmanın genişletilmesine imkân tanıyan bu iki durum HMK’dan çıkarılmış ve dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra tarafların iddia veya savunmalarını genişletemeyeceği ya da değiştiremeyeceği hüküm altına alınmıştır. Belirtmek isteriz ki, tarafların ıslah hakkı saklıdır ve aşağıda açıklanacağı üzere, Kanun ile birlikte, tarafların ıslah yapabileceği durumların kapsamı genişletilmiştir.
- Taraflar duruşmaya elektronik ortamdan katılma talebinde bulunabilecek
HMK’nın “Ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla duruşma icrası” başlıklı 149. maddesinde yapılan değişiklik öncesinde, tarafların ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla duruşmaya katılmaları ve usul işlemleri yapabilmelerine ancak tarafların rızasıyla mahkeme tarafından izin verilebiliyordu. Bu maddede yapılan değişikle artık taraflardan birinin talebiyle, talepte bulunan tarafın veya vekilinin bu imkândan yararlanmasına mahkemece karar verilebilecektir. Ayrıca, tanık, bilirkişi veya uzman ses ve görüntü nakli yoluyla duruşmada dinlenebilmesi ve mahkemenin engel veya güvenlik sebebiyle Adalet Komisyonu’nun onayını alarak duruşmanın başka bir yerde yapılmasına karar verebilmesi mümkün kılınmıştır. Bu konudaki usul ve esaslar daha sonra çıkarılacak bir yönetmelik ile belirlenecektir.
- Yargıtay’ın bozma kararı veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararı sonrası ilk derece mahkemesinin esasa ilişkin işlem yapması halinde tahkikat sona erinceye kadar ıslah yapılabilecek
HMK’nın “Islahın zamanı ve şekli” başlıklı 177. maddesinde yapılan değişiklikle, Yargıtay’ın bozma kararı veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararı sonrası dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması halinde tahkikat sona erinceye kadar ıslah yapılabilmesi imkânı getirilmiştir. Ancak değişiklik uyarınca ıslah ile Yargıtay’ın bozma kararına uyulmakla ortaya çıkan hukuki durumun ortadan kaldırılamayacağı vurgulanmıştır. Böylece Türk usul hukuku doktrinini yaklaşık 75 senedir meşgul eden bu konu açık bir yasal düzenlemeye kavuşmuştur.
- Bir tarafın kendi ticari defterlerinde yer alan bir kaydın, karşı tarafın ticari defterlerinde hiç bulunmaması durumunda ticari defterleri sahibi lehine delil olarak kullanılamayacak
HMK’nın “Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. maddesinde yapılan değişiklikle, karşı taraf ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde, ticari defterler sahibi lehine delil olarak kullanılamayacaktır. Yapılan diğer değişiklikle karşı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi durumunda ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilebileceği düzenlenmiştir.
- Bilirkişi raporuna karşı itiraz süresinin uzatılması talep edilebilecek
HMK’nın “Bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281. maddesinde yapılan değişiklikle, bilirkişi raporuna karşı itirazın yasal iki haftalık süre içinde hazırlanmasının çok zor veya imkânsız olması ya da özel/teknik bir çalışmayı gerektirmesi halinde, taraflara ek süre talep etme imkânı getirilmiş ve mahkemenin taraflara bir defaya mahsus olmak üzere en fazla iki haftalık ek süre verebilmesi mümkün kılınmıştır.
- Taraflar, Mahkemece hükme bağlanmayan hususlarda ek karar verilmesini talep edebilecek
Kanun ile HMK’ya eklenen “Hükmün tamamlanması” başlıklı 305/A maddesi uyarınca, taraflardan her biri, kesin kararın tebliğinden itibaren 1 (bir) ay içinde yargılamada ileri sürülmesine veya mahkemece kendiliğinden hükme bağlanması gerekli olmasına rağmen tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda ek karar verilmesini isteyebilecek ve mahkemenin bu talebe yönelik verdiği karara karşı kanun yoluna başvurabilecektir.
- Temyiz yoluna başvurulabilecek davaların kapsamı genişletilmiştir
HMK’nın “Temyiz edilemeyen kararlar” başlıklı 362. maddesinde yapılan değişiklik öncesi, kiraya ilişkin olarak, bölge adliye mahkemelerinin sadece kira ilişkisinden doğan ve miktar veya değeri itibarıyla temyiz edilebilen alacak davalarına ilişkin kararlarına karşı temyiz yoluna başvurulabilirken, bu değişiklikle birlikte, kira ilişkisinden doğan diğer davalardan üç aylık kira tutarı temyiz sınırının üzerinde olanlar hakkındaki kararlara karşı da temyiz yoluna başvurabilme imkânı getirilmiştir. Ayrıca, bölge adliye mahkemelerinin esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine ilişin duruşma yapmadan kesin olarak verdiği kararlara karşı da temyiz yolu açılmıştır.
- İhtiyati tedbir kararının uygulanmasını talep etmek için öngörülen bir haftalık süre tedbir kararının tefhim veya tebliğinden itibaren başlayacaktır
HMK’nın “İhtiyati tedbir kararının uygulanması” başlıklı 393. maddesinde yapılan değişiklikle, ihtiyati tedbir kararının uygulanmasını talep etmek için öngörülen bir haftalık sürenin, tedbir talep eden tarafa ihtiyati tedbir kararının tefhim veya tebliğinden itibaren başlayacağı öngörülmüştür. Değişiklik öncesi HMK, bu sürenin kararın verildiği tarihten itibaren başlayacağını düzenlemekteydi.
- İhtiyati tedbir kararına uymayanların tabi olduğu altı aya kadar olan disiplin cezası şikâyete tabi tutulmuştur ve bu şikâyet, ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren altı ay içinde yapılmalıdır
HMK’nın “Tedbire muhalefetin cezası” başlıklı 398. maddesinde yapılan değişiklik uyarınca, ihtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uymayan veya tedbir kararına aykırı davrananların, ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren altı ay içinde şikâyet edilmesi üzerine, altı aya kadar disiplin hapsi ile cezalandırılması mümkün kılınmıştır. Değişiklik öncesi Anayasa Mahkemesi, ilgili maddenin disiplin cezasını öngören hükmünü Anayasa’ya aykırılıktan iptal etmiş ve ihtiyati tedbire muhalefet açısından disiplin hapsi yaptırımını kaldırmıştı.
Sonuç
Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında belirlenen amaç ve hedefler doğrultusunda düzenlemeler içeren Kanun ile HMK’da önemli ve köklü değişiklikler yapılmıştır. Kanaatimizce, yapılan bu değişikliklerle hukuk yargılamalarının daha etkin ve verimli bir şekilde yürütülebilmesi, makul sürede sonuçlandırılması ve yargısal işleyişin hızlandırılması yolunda önemli adımlar atılmıştır.