Bu bültenimizi podcast olarak da dinleyebilirsiniz!
Anayasa Mahkemesi yakın zamanda yayımladığı eğitim hakkının ihlaline ilişkin kararı (“Karar”) ile öğrencilerin ifade özgürlüğüne ilişkin değerlendirmeler yapmıştır. Karar kapsamında öğrencilerin eğitim düzeyi arttıkça ifade özgürlüğüne yapılan müdahalelerin azaltılması gerektiği ve üniversite dışındaki ifade ve eylemlerine yönelik müdahalelerin kurum düzenini ciddi şekilde etkilemesi halinde mümkün olabileceği değerlendirilmiştir.
Yeni Gelişme
Anayasa Mahkemesi’nin öğrenci olan başvurucunun (“Başvurucu“) eğitim hakkının ihlal edildiği yönünde karar verdiği 2018/20182 başvuru numaralı 14 Eylül 2021 tarihli yeni Karar’ı (“Başvuru“) 24 Kasım 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. (Karar’a buradan ulaşabilirsiniz.)
İhlal Konusu Başvuru
Bir devlet üniversitesi öğrencisi olan Başvurucu, öğrencisi olduğu üniversiteye ilişkin bir haberi sosyal medya hesabında paylaştığı için üniversite yönetimi tarafından hakkında soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma sonucunda “yükseköğretim kurumu personelinin kurum içinde ya da dışında şeref ve haysiyetini zedeleyen eylemlerde bulunduğu” gerekçesi ile Başvurucu’ya uzaklaştırma disiplin cezası verilmiştir. Başvurucu’nun üniversite yönetiminin kararına itiraz talebi ilk derece mahkemesi tarafından haklı bulunmuş ancak bölge idare mahkemesi üniversite yönetiminin kararını hukuka uygun bulmuştur. Başvurucu, ifade ve basın özgürlükleri ile eğitim ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur.
Karar Neyi Kapsıyor?
Anayasa Mahkemesi Başvurucu’nun iddialarını eğitim hakkı kapsamında değerlendirmiş, yapılan müdahalenin hukuka uygun olması için Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen (i) kanunlar tarafından öngörülme, (ii) Anayasa’da öngörülen haklı sebeplere dayanma ve (iii) demokratik toplumun gereklerine uygun olma koşullarını sağlaması gerektiğini belirtmiştir.
Anayasa Mahkemesi, Başvuru konusu müdahalenin 2547 sayılı Kanununun 54. maddesine dayandığı için kanuni olduğunu ve eğitim kurumunun disiplin ve düzeninin korunması amacıyla gerçekleştirildiği için meşru amacının bulunduğunu ifade etmiştir. Demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk değerlendirmesi yaparken ise, müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve başvurulacak son çare olması gerektiğini vurgulamıştır. İlaveten, eğitim hakkına getirilen kısıtlamanın eğitim hakkının yanı sıra ifade özgürlüğü, din ve vicdan hürriyeti, özel hayata saygı hakkı gibi diğer Anayasa ile korunan temel hak ve özgürlüklere etkisinin olup olmadığının da değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu hakların kullanılmasını etkileyen müdahalelerin Anayasa’nın 13. maddesine aykırı olacağını ortaya koymuştur.
Anayasa Mahkemesi, Başvurucu’nun eğitim hakkına yapılan müdahaleye Başvurucu’nun paylaştığı ifadeler sebep olduğu için söz konusu müdahalenin ifade özgürlüğü ile bağlantılı olduğunu değerlendirmiştir. Anayasa Mahkemesi, eğitim kurumunun disiplin ve düzeninin korunmasının müdahale için meşru bir amaç teşkil ettiğini ifade etmiş ancak bu amacın gerçekleştirilmesi için bireyin ifade özgürlüğünü ortadan kaldıracak ya da kullanılmasını zorlaştıracak bir müdahalenin kabul edilemeyeceğini belirtmiştir.
Anayasa Mahkemesi ayrıca, öğrencilerin okul dışındaki ifade ve eylemlerine disiplin amacıyla müdahale alanının oldukça dar olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle kurum dışında gerçekleşen olaylara ilişkin yaptırımlar ancak eylemlerin kurum düzenini ciddi şekilde etkilemesi halinde söz konusu olabilecektir. İlaveten, Anayasa Mahkemesi şikayete konu haberin Başvurucu tarafından hiçbir yorumda bulunulmadan paylaşıldığını belirtmiştir. Haberin içeriğinin doğruluğuna bakılmaksızın bir gazete haberinin sosyal medya üzerinden paylaşılması otomatik olarak yaptırıma maruz bırakılma sonucunu doğurmamalıdır. Bu kamuyu ilgilendiren konularda serbest ve açık tartışmaların önlenmesine neden olacaktır. Anayasa Mahkemesi, aksinin kabulünün ifade özgürlüğünün varlığını tartışılır hale getireceğini değerlendirmiştir.
Anayasa Mahkemesi son olarak öğrencilerin ifade özgürlüğüne yönelik müdahalelerin eğitim düzeyi ile ilişkili olması ve eğitim derecesi arttıkça ifade özgürlüğüne yönelik müdahalelerin azalması gerektiğini vurgulamıştır. Bu doğrultuda, üniversitelerde farklı düşüncelere hoşgörü gösterilmeli ve farklı düşünceler ifade özgürlüğü korumalarından yararlanmalıdır. Bu açıklamalar ışığında, Anayasa Mahkemesi, bölge idare mahkemesinin kararda söz konusu disiplin cezasının nasıl bir zorunlu toplumsal ihtiyacı karşılamaya yönelik olduğunu ortaya koyamamasından ve ilgili ve yeterli gerekçe gösterememesinden hareketle eğitim hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Sonuç
Anayasa Mahkemesinin bu Karar’ı özellikle öğrencilerin ifade özgürlüklerine ilişkin detaylı değerlendirmeler içerdiği için önem arz etmektedir. Bu kapsamda, üniversitelerde ifade özgürlüğü alanının geniş olması gerektiği detaylıca açıklanmıştır. Karar uyarınca, ifade özgürlüğüne yönelen müdahalelerin meşru bir amaç taşısa dahi ifade özgürlüğünü ortadan kaldırmaması ya da ifade özgürlüğünün kullanılmasını zorlaştırmaması gerekmektedir. İlaveten, eğitim kurumları dışındaki ifade ve eylemlere müdahale alanının dar olması gerektiği değerlendirilmektedir. Son olarak sosyal medya hesabından paylaşılan haberlerin haberin doğruluğuna bakılmaksızın yorumsuz olarak paylaşılması ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilecektir.