Yeni Gelişme
Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar’da (“32 sayılı Karar”) yapılan değişikliklerle, Türkiye’de yerleşik kişiler arasında yapılacak birtakım sözleşmeler kapsamındaki ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması yasaklanmıştı.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2022/6469 Esas ve 2022/9954 Karar sayılı 6 Ekim 2022 tarihli kararı (“Karar”), söz konusu yasağın ihlalinin hukuki sonuçlarına yönelik önemli saptamalar içeriyor.
Karar Ne Anlama Geliyor?
32 Sayılı Karar ve Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin 2008-32/34 Sayılı Tebliğ, Türkiye’de yerleşik kişiler arasında yapılacak iş, hizmet, eser, satış ve kira sözleşmelerinin kapsamındaki ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılmasını yasaklamaktadır. Yukarıda belirttiğimiz düzenlemelerin dayanağı olan 1567 Sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun (“Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu”), Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu kapsamında çıkarılan her türlü düzenlemeye aykırılığın sonucunun idari para cezası olduğunu açıkça öngörmektedir.
Karar’a konu olayda, taraflar arasında sözleşme bedelinin Avro cinsinden belirlendiği bir kira sözleşmesi bulunmaktadır. Kiraya veren, Avro cinsinden ödenmemiş bir miktar kira alacağının ödenmesini taleple kiracı aleyhine icra takibi başlatmıştır. Kiracının aleyhine açılan icra takibine itirazı, icra mahkemesine taşınmıştır. Mahkeme sürecinde, kiracı, diğer iddialarının yanı sıra, kambiyo mevzuatı uyarınca kira bedelinin döviz cinsinden talep edilemeyeceği savunmasında da bulunmuştur. İlk derece icra mahkemesi ve sonrasında istinaf mahkemesi, kiracının kira bedelini ödemediğine hükmetmiş ve kiracının mahkeme duruşmaları sırasında ileri sürdüğü döviz ve dövize endeksli ödeme yasağına ilişkin ek iddiasını, icra takibinde ileri sürülmeyen bir itirazın mahkeme aşamasında ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle değerlendirmeyerek davanın reddine karar vermiştir. Böylece dava, kiracı tarafından Yargıtay’a taşınmıştır.
Yargıtay kararında, temyiz aşamasında döviz ve dövize endeksli ödeme yasağına aykırılığın ilgili sözleşmeler üzerindeki hukuki sonuçlarına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunmuştur. Buna göre, Yargıtay, Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) madde 27/1’de düzenleme bulan “kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür” hükmüne atıf yapmış ve kambiyo mevzuatının Türk parasının kıymetini korunması amacıyla yürürlüğe konması sebebiyle ekonomik kamu düzeniyle ilgili olduğunu ve dolayısıyla mahkemelerce re’sen dikkate alınması gerektiğini değerlendirmiştir.
Karar, kambiyo mevzuatına aykırılığın sonucunun mahkemece değerlendirilmesi bakımından önemlidir. Karar ile söz konusu hükümlere aykırı sözleşmelerin kesin hükümsüzlüğü veya bedel maddelerinin kısmi hükümsüzlüğüne karar verilebilmesi yorumunun Yargıtay’ın en azından bir dairesi tarafından kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar tartışmalı bir konu olsa da, öğretideki konuya dair yaygın görüş, kambiyo mevzuatına aykırılığın hukuki sonucunun, aykırılık için genel hükümlerin (legi generali) yerine geçen özel hüküm (lex specialis) statüsündeki Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu’nda yalnızca idari para cezası öngörüldüğünden, idari para cezası ile sınırlı olması gerektiği yönündedir. Öğretide bu kısıtlayıcı düzenlemeler normlar hiyerarşisinde kanunun altında bulunan ikincil düzenlemeler ile getirildiğinden ötürü, üstün olan Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu hükümlerinin doğrudan uygulanması gerekliliğine vurgu yapılmaktadır. Bununla birlikte, Yargıtay’ın bir dairesinin bu şekilde bir yorum yapmış olması, uygulamada mahkemelerin farklı şekilde yorumlar yapabilmesi riskini bir defa daha göstermektedir.
Yargıtay’ın bu kararı, konuyla ilgili başka dosyalarda Yargıtay’ın farklı dairelerinin aynı yönde karar vereceği anlamına gelmemektedir. Bu konuya ilişkin farklı yönde kararlar çıkması durumunda, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu toplanarak tüm mahkemelerin uymakla yükümlü olacağı bir içtihadı birleştirme kararı verebilecektir. Konuya ilişkin henüz bir içtihadı birleştirme kararı mevcut değildir. Yargıtay içtihadının bu konu özelinde sabitleştiğini söylemek henüz mümkün değildir.