Daha fazla bilgi için,
lütfen iletişime geçin :

Kıdemli Ortak Avukat

Hukuk Bültenleri

Anayasa Mahkemesi Bir Kez Daha Çevresel Etki Değerlendirmesindeki Aykırılıkların Özel Hayata Saygı Hakkını İhlal Ettiğine Hükmetti

Hukuk Bültenleri
EMA/Projeler
Enerji, Madencilik, Altyapı

Yeni Gelişme

Anayasa Mahkemesi (“AYM“), 2020/12802 sayılı ve 1 Kasım 2023 tarihli kararında (“Karar“) maden açık ocak işletmesi revizyon ve kapasite artırımına dair projeye ilişkin çevresel etki değerlendirmesi (“ÇED“) olumlu karanının iptali talebiyle açılan davanın reddedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verdi. 16 Ocak 2024 tarihli ve 32431 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Karar’a buradan ulaşabilirsiniz.

Karar Neye Hükmediyor?

Karar’ın konusu, bir maden açık ocak işletmesi kapasite artışı için verilen ÇED olumlu kararının iptali istemiyle açılan davanın reddedilmesi nedeniyle Anayasa’nın 20. Maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edilmesidir.

Başvurucu, ÇED olumlu kararının iptali istemiyle ilk derece mahkemesinde açtığı davada ÇED kararı kapsamında projenin çevresel etkilerinin kapsamlı bir şekilde değerlendirilmediğini, mera alanları ile ilgili gerekli izinler alınmadan sondaj, yarma ve galeri faaliyetlerinin gerçekleştirildiğini, bu durumun tarım ve hayvancılığa olumsuz yansıyacağını, kirlenen yüzey sularının çevre köylerin içme suyunu etkileyeceğini ve projede kullanılacak kimyasalların insan sağlığına ve ekolojik sisteme zarar vereceğini ileri sürmüştür.

Mahkeme, yargılama sürecinde hazırlanan bilirkişi raporunu da hükme esas alarak projenin mevzuatta öngörülen usule uygun hazırlandığını, ÇED raporunda proje kapsamında karşılaşabilecek sorunların tespit edilerek incelendiğini, gereken önlem ve taahhütlerin yeterli ve elverişli olduğunu, ÇED raporunun teknik açıdan uygun formatta ve yeterlilikte olduğunu ve ÇED olumlu kararında hukuka aykırılık bulunmadığını gerekçe göstererek davanın reddine karar vermiştir. Söz konusu karara ilişkin olarak temyiz talepleri de reddedilmiştir.

Başvurucu bunun üzerine adil yargılanma hakkının, yaşam hakkının ve özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek AYM’ye başvurmuştur. AYM başvuru üzerine yaptığı değerlendirmede başvuruyu haklı bulmuş ve özet olarak şu hususlara değinmiştir: (i) bilirkişi raporunu hazırlayan heyette tarım ve hayvancılıkla ilgili hususların mütalaası için ziraat mühendisi bilirkişi bulunmamaktadır, (ii) bilirkişi raporunda proje faaliyet alanında kalan mera nedeniyle bölgedeki hayvancılığın etkilenip etkilenmediğine ilişkin esaslı bir değerlendirme yapılmamıştır, (iii) bilirkişi raporunda sadece meranın yer yer tahrip olduğu tespitine yer verilmekle yetinilmiş ve Başvurucu’nun bu husustaki esaslı iddialarına rağmen projenin hayvancılık üzerindeki olası etkileri ve gerekli tedbirler irdelenmemiştir.

Ayrıca AYM, bilirkişi raporunda söz konusu meranın proje bitiminde rehabilite edileceği ve oluşan zararın telafi edileceği belirtilmiş olmasına rağmen uzun bir süre devam edecek olan madencilik faaliyetinin, bölgenin temel geçim kaynağı olan hayvancılık üzerine etkisinin de incelenmesi ve bu hususta ÇED raporunda gerekli tedbirlerin öngörülüp öngörülmediğinin ortaya konulması gerektiğine vurgu yapmıştır.

AYM son olarak kamusal makamların, Başvurucu ve kamunun menfaatleri arasında adil bir denge tesis edip etmediğinin belirlenmesinin önem arz ettiği, bu bağlamda, mahkemenin Başvurucu’nun uyuşmazlığın sonucuna etkili iddia ve itirazlarını değerlendirmediği ve mahkemenin bilirkişi raporundan hareketle ortaya koyduğu inceleme ve gerekçesinin sınırlı olduğu, bu yönüyle Başvurucu’nun belirli iddialarına doğrudan bir cevap vermediği ve Başvurucu’nun bu iddialarının yargı mercileri önünde gerektiği gibi değerlendirilmesi imkânını elde edemediği sonucuna varmıştır.

Sonuç

AYM yaptığı değerlendirmeler ışığında kamusal makamların kamusal ve bireysel menfaatleri gerektiği şekilde değerlendirmediğini ve özel hayata saygı hakkı bağlamında pozitif yükümlülüklerini yerine getirmediğini belirterek Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar vermiş ve özel hayata saygı ihlallerinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için mahkemece yeniden yargılama yapılmasına hükmetmiştir. AYM’nin bu kararı daha önce de benzer başvurular için verilen kararlarıyla aynı yöndedir.