Yeni Gelişmeler
Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar’da (“32 Sayılı Karar“) Değişiklik Yapılmasına İlişkin Karar (“Değişiklik Kararı“), 15 Mart 2025 tarih ve 32842 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı.
Değişiklik Kararı Neler Getiriyor?
Değişiklik Kararı ile yapılan esaslı değişikler aşağıdaki şekilde özetlenebilir:
- Değişiklik Kararı öncesinde, 25.000 Türk lirasını aşan tutarda paranın yurt dışına çıkarılması ancak nakit beyan formu ile beyanda bulunulması ile mümkün olabiliyordu. Değişiklik Kararı, bu tutarı 185.000 Türk lirası olarak güncelledi.
- Değişiklik Kararı, yurt dışında yapılacak türev işlemlere ilişkin olarak Türk banka ve aracı kurumların aracılık yapmasının gerekip gerekmediği tartışmasını sona erdirerek rejimi netleştirdi. Buna göre:
- Kural olarak, yurt dışında gerçekleştirilecek türev işlemler Sermaye Piyasası Kurulu (“SPK”) tarafından yetkilendirilmiş banka ve aracı kuruluşlar aracılığıyla yapılabilecek.
- Bununla birlikte, Türkiye’de yerleşik kişilere yönelik tanıtım, reklam ve pazarlama gibi faaliyetlerde bulunulmaması şartıyla Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi inisiyatifleri doğrultusunda yurt dışında finansal kuruluşlarla gerçekleştirdikleri türev işlemlere banka ve aracı kurumların aracılık etmesi gerekmeyecek. Bu işlemlere ilişkin bedel transferlerinin Türk bankaları aracılığıyla yapılması zorunlu olmaya devam edecek.
- Kaldıraçlı işlemler ve bunlarla aynı hükümlere tabi olan türev işlemlerin sadece SPK tarafından yetkilendirilmiş kuruluşlar aracılığıyla yapılması zorunluluğu devam edecek. Bu işlemler kapsamında yurt dışına para transferi yapılması açıkça yasaklandı.
- Türkiye’de yerleşik banka ve finansal kuruluşlarca döviz cinsinden kredi kullandırılan Türkiye’de yerleşik kişilerin doğrudan pay sahipleri veya grup şirketleri, bu krediler için, Türkiye’de yerleşik banka ve finansal kuruluşlara döviz cinsinden garanti ve kefalet verebilecek. T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı (“Bakanlık“), bu konuya ilişkin olarak, 27 Aralık 2019 ve 22 Şubat 2021 tarihlerinde Türkiye Bankalar Birliği’ne gönderdiği mektuplarda, Türkiye’de yerleşik kişilerin, Türkiye’de yerleşik kişiler lehine döviz cinsinden garanti ve kefalet düzenleyemeyeceği ve Türk bankaların bu tür garanti ve kefaletleri kabul etmemesi gerektiğine ilişkin görüş paylaşmıştı. Yapılan düzenlemenin mefhumu muhalifinden, Türkiye’de yerleşik kişilerin yukarıda belirtilen durum haricinde, döviz cinsinden garanti ve kefalet veremeyeceği anlaşılıyor.
- Türkiye’de yerleşik banka ve finansal kuruluşlarca döviz cinsinden kredi kullandırılan Türkiye’de yerleşik kişilerin doğrudan pay sahipleri veya grup şirketlerinin, bu krediler için, söz konusu banka ve finansal kuruluşlara döviz cinsinden sağladıkları garanti ve kefaletlerin tazmin amacıyla nakdi krediye dönüşmesi durumunda, söz konusu güvenceyi sağlayanların nakdi döviz kredisi kullanmaya ehil olup olmadığı da araştırılması gereken hususlardan biri olacak.
Sonuç
Değişiklik Kararı ile uzun süredir uygulamada tartışmalara sebep olan iki konudan birinde tartışmanın sona ereceği, diğer konuda ise yeni bir tartışmanın fitilinin ateşleneceği tahmin ediliyor. Değişiklik Kararı ile yurt dışında gerçekleştirilen türev işlemlere ilişkin hukuki rejim netleşmiş oluyor. Diğer yandan Değişiklik Kararı ile, Bakanlık’ın yukarıda belirttiğimiz yazılarında belirttiği yorumu mevzuat haline gelmiş oluyor. Bakanlık’ın garanti ve kefaletlerin yabancı para üzerinden sağlanamayacağı görüşü Sermaye Hareketleri Genelgesi’nin 50. maddesine dayanıyordu. Bu madde, aslen, Türkiye’de yerleşik bankalar ve finansal kuruluşların sağladığı gayrinakdi kredileri düzenliyor. Halbuki, bankalar ve finansal kuruluşlar dışında kalan kişiler tarafından sağlanan bu tip güvenceler gayrinakdi kredi niteliğinde değil, 6098 sayılı Borçlar Kanunu kapsamında kefalet ve üçüncü kişinin fiilini taahhüt niteliğindedir. Dolayısıyla, bu kişilerce sağlanan bu güvenceler Sermaye Hareketleri Genelgesinin kapsamına girmediğinden bunları 32 Sayılı Karar kapsamına almak hukuk tekniği bakımından epey tartışma yaratacak.