Yeni Gelişmeler
Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar’da (“32 Sayılı Karar“) değişiklik yapan karar 25 Ocak 2018 tarih ve 30312 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştı.
32 Sayılı Karar’da yapılan değişikliklerle, kural olarak, döviz kredisi kullanacak Türkiye’de mukim şirketlerin yeterli döviz geliri olması veya kredi kullanım anı itibariyle kredi bakiyesinin 15 milyon ABD doları veya üzerinde olması gerekecek. Aksi takdirde, birkaç istisna haricinde, döviz kredisi kullanımı mümkün olmayacak.
Kaldıraçlı satın alma işlemleri ve proje finansmanının bu kısıtlamalardan etkilenmesi bekleniyor.
Kısıtlamalar bu işlemleri nasıl etkileyecek?
Türkiye’de gerçekleştirilen kaldıraçlı satın alma ve proje finansmanı işlemleri, büyük çoğunlukla, yatırımcılar tarafından Türkiye’de kurulan özel amaçlı şirketler (“SPV“) aracılığıyla gerçekleştiriliyor. Kurulan bu şirketler, finansal kuruluşlardan kullandıkları döviz kredileri ile hedef şirketin hisselerini satın alıyor veya projelerinin inşaatını finanse ediyor.
Her ne kadar kamu-özel işbirliği projeleri (PPP), döviz kredisi yasaklarından istisna tutulmuş olsa da, kaldıraçlı satın almalar ve diğer proje finansmanı işlemleri için herhangi bir istisna bulunmuyor.
Bu noktada, Türkiye’de kurulacak SPV’nin yeni kurulacak ve belli bir amaca özgü şirket olması sebebiyle, fiiliyatta yeterli döviz gelirinin olması veya 15 milyon ABD doları veya üzeri döviz kredisi bakiyesinin olması da mümkün görünmüyor.
Bu sebeple Türkiye’de yerleşik SPVlerin, satın alma finansmanı veya proje finansmanı (PPP projeleri hariç) için döviz kredisi kullanmaları mümkün olmayacak.
Bu noktada, satın alma finansmanı açısından, finansmanın Türk lirası üzerinden sağlanması veya SPV’nin yurt dışında kurulması gündeme gelebilir. Bu seçeneklerin, işlemin tabi olacağı vergi rejimi ve işlem dinamikleri açısından değerlendirilmesi gerekecektir.
Proje finansmanı açısından, hukuki veya fiili sebeplerle, SPV’nin yurt dışında kurulması pek çok durumda mümkün olmayacaktır. Bu açıdan, kredinin, Türk lirası üzerinden alınması düşünülebilir. Türk lirası kredi kullanımının, işlem dinamikleri açısından değerlendirilmesi gerekecektir.
Sonuç
Bu kapsamda, kaldıraçlı satın alma ve proje finansmanı işlemlerinin, yeni döviz borçlanma kısıtlamaları kapsamında değerlendirilmesi gerekecek. İşlemin şartları kapsamında, yukarıda yer alanlardan farklı çözümlerin uygulanması da gündeme gelebilecektir.