Yeni Gelişme
Anayasa Mahkemesi (“AYM”) 20 Haziran 2023 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan bireysel başvuru kararı[1] (“Karar”) ile, diğer hususların yanı sıra, Rekabet Kurumu (“Kurum”) tarafından yürütülen yerinde inceleme öncesinde hakim kararı alınmamış olması nedeniyle başvurucunun konut dokunulmazlığı hakkının somut olayda ihlal edildiğine karar vermiştir. Karar, hem mevcut süreçler hem Kurum’un gelecekte gerçekleştireceği yerinde incelemeler açısından farklı yorumlara yol açabilecek niteliktedir.
Karara İlişkin Değerlendirmeler
Somut olayda, başvurucu; Anayasa’nın 21. maddesi uyarınca konut dokunulmazlığı hakkına ancak hâkim kararıyla müdahale edilebileceğini, başvurucunun işyerinde Kurum uzmanlarınca gerçekleştirilen yerinde incelemenin yeterli kanuni güvenceleri içermediğini iddia etmiştir.
AYM, öncelikle konut kavramını açıklamış, konut kavramının genellikle özel yaşamın ve aile yaşamının geliştiği maddi olarak belirlenmiş yer olarak tanımlandığını belirtmiş ve konut kavramının işyerlerini de kapsayacağının altını çizmiştir. Bu çerçevede Karar’da bir kişinin mesleğini sürdürdüğü bürosunun, özel bir kişinin işlettiği şirketin faaliyetlerinin yürütüldüğü kayıtlı merkezinin, tüzel kişilerin kayıtlı merkezlerinin, şubelerinin ve diğer işyerlerinin de bu kapsamda değerlendirilebildiğini belirtilmiştir. AYM, arama kavramının ise suçu önlemek amacıyla bireylerin bazı temel haklarının sınırlandırılmasına sebep olacak şekilde yürütülen bir koruma tedbiri olduğunu açıklamış, koruma tedbirlerinin kural olarak hakim kararını gerektiren tedbirler olduğunu vurgulamıştır.
AYM, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un (“4054 sayılı Kanun”) 15. maddesinde düzenlenen yerinde incelemelerin genellikle teşebbüsün yönetim işlerini yürüttüğü merkez, şube ve tesislerinde yapılan bir faaliyet olduğunu belirtmiştir. AYM’ye göre, teşebbüslerin yönetim işlerinin yürütüldüğü kısımlar ile çalışma odaları gibi herkesin serbestçe giremediği alanların konut sayılacağı hususunda tereddüt bulunmamaktadır.
Karar’a konu olayda, Kurum uzmanları başvurucunun adresine gelerek yerinde inceleme yapmıştır. Yapılan yerinde inceleme neticesinde Kurum uzmanları, şirket personelinin bilgisayarından temin edilen e-postalardan oluşan 78 belge teslim almıştır. AYM, şirket yetkililerinin bilgisayarlarından belge temin edildiği hususu çerçevesinde başvurucunun işyerinde yapılan yerinde incelemenin konut dokunulmazlığı hakkına müdahale teşkil ettiğini belirtmiştir.
AYM, işyerinde yapılan yerinde incelemenin konut dokunulmazlığı hakkına müdahale teşkil ettiğini belirttikten sonra, söz konusu müdahalenin anayasal bir ihlal oluşturup oluşturmadığını incelemiştir. Karar’da, Anayasa’nın 13. maddesi uyarınca temel hak ve hürriyetlere yönelik sınırlandırmaların Anayasa’nın sözüne aykırı olamayacağı belirtilmiş ve AYM’nin, somut olaya uygun düştüğü takdirde kamu gücünü kullanan organların temel hak ya da özgürlüklere yaptıkları müdahalelerin Anayasa’nın sözüne uygun olup olmadığını da değerlendireceğinin altı çizilmiştir.
AYM, Kurum uzmanlarının yerinde inceleme yapabilmesinin kural olarak hakim kararına bağlı kılınmadığını belirtmiş, bu yerinde incelemelerin çoğunlukla konut kapsamında değerlendirilen merkez, şube ve tesislerinde yapılan bir faaliyet olduğunu vurgulamıştır. 4054 sayılı Kanun ise rekabet uzmanlarına hâkim kararı olmadan da konut sayılan alanlara girebilme yetkisi tanımaktadır. İlgili kanun hükmünde, hâkim kararı, ancak yerinde incelemenin engellenmesi veya engellenme olasılığının bulunması hâlleriyle sınırlı olarak öngörülmektedir.
Bu kapsamda AYM, Anayasa’nın 21. maddesinde düzenlenen konut dokunulmazlığı güvencesinin, kamu görevlilerince kişilerin konutlarına rızaları dışında girilmek istenen her durumu kapsadığını belirtmiş ve hâkim kararının yalnızca yerinde incelemenin engellenmesi veya engellenme ihtimalinin olması halinde alınmasını öngören düzenlemenin Anayasa’da yer alan güvenceye aykırılık teşkil ettiğine karar vermiştir. AYM, Anayasa’nın 21. maddesine göre, ancak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde doğrudan hâkim kararı yerine kanunla yetkili kılınmış mercinin yazılı emrinin yeterli görülebileceğine de işaret etmiş, Rekabet Kurulu’nun (“Kurul”) emriyle yerinde inceleme yapılabilmesini gecikmesinde sakınca bulunan hâllere münhasır kılmayan düzenlemenin Anayasa’nın 21. maddesine uygun olmadığını belirtmiştir.
Karar’da ilaveten, bir an için Kurul’un yerinde inceleme yapılması kararının gecikmesinde sakınca bulunan hâllere münhasır olduğu kabul edilse dahi, Kurul kararının yirmi dört saat içinde hâkim onayına sunulması zorunluluğunun bulunmamasını da Anayasa’nın 21. maddesindeki ek güvenceyle uyumlu olmadığına işaret edilmiştir.
Özetle AYM, somut olay bakımından, başvurucunun konut dokunulmazlığı hakkına yapılan müdahalenin Anayasa’nın 21. maddesine aykırı olduğuna ve sonuç olarak konut dokunulmazlığı hakkının ihlal edildiği kanaatine varmış, bir tazminat talebi bulunmaması nedeniyle bu yolda bir hüküm kurmamıştır.
Konut dokunulmazlığı hakkının ihlaline ilişkin bu temel değerlendirmenin dışında, Karar’da ayrıca, ikinci ön araştırma tarihi olan 24 Haziran 2009 ile kararın kesinleşme tarihi olan 20 Mayıs 2019 arasındaki 9 yıl 10 ay 26 günlük sürenin makul yargılanma süresi olarak kabul edilemeyeceği, bu nedenle adil yargılanma hakkı kapsamında yer alan makul sürede yargılanma hakkının da ihlal edildiği kanaatine varılmıştır. Karar’da başvurucunun, mülkiyet hakkı, mülkiyet hakkına bağlı ayrımcılık, aynı suç için iki kez soruşturulmama ve yargılanmama, mahkemeye erişim hakkının ortadan kaldırılması hususlarına ilişkin iddiaları ise kabul görmemiştir.
Son olarak, AYM’nin 30 Mart 2023 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan ve yine özel hayatın gizliliği ve korunması üst başlığına ilişkin olan kararında[2] AYM, 4054 sayılı Kanun’un 15. maddesinde 16 Haziran 2020 tarihinde yapılan değişiklikler kapsamında yer alan “kopyalarını ve fiziki örneklerini alabilir” ifadesinin Anayasa’nın 2,13, 20, 35 ve 90. maddelerine aykırı olduğu iddiasını incelemiş ve ilgili hükmün kanunilik koşulunu sağladığını, Anayasa’nın 167. maddesi çerçevesinde devlete verilen görevler bağlamında ilgili hükmün meşru olduğunu, demokratik toplum düzenine aykırı bir yönünün olmadığını, amaca ulaşma bakımından elverişli ve gerekli olduğunu belirterek Anayasa’ya aykırılık iddiasını reddetmiştir.
Her ne kadar AYM’nin buradaki değerlendirmesi sadece “kopyalarını ve fiziki örneklerini alabilir” ibaresi ile sınırlı olup, Kurul’un defterler, fiziki ve elektronik ortam ile bilişim sistemlerinde tutulan her türlü veri ve belgeler üzerindeki inceleme yetkisine ilişkin bir fikir vermese de, bu iki karar Anayasa’nın 20. ve 21. maddelerinde yer alan özel hayatın gizliliğinin korunması bağlamında anayasal güvencelere ilişkin hüküm ve uygulamaların farklı yorumlanabileceğine işaret etmektedir.
Sonuç
AYM’nin konut dokunulmazlığı bağlamında yeterli güvenceler sağlanmadan, bir başka ifadeyle, önceden hakim kararı alınmadan yerinde inceleme yapılmasının hak ihlali doğurduğuna hükmettiği bu kararın rekabet hukuku uygulamalarına ve yargı kararlarına nasıl yansıyacağı henüz belirsizlik taşımaktadır.
[1] Anayasa Mahkemesi, Bireysel Başvuru Numarası: 2019/40991, T. 23.03.2022.
[2] Anayasa Mahkemesi, E. 2020/67 K. 2022/139, T. 09.11.2022.